Tuesday, October 25, 2011

DNA

Rusya'nın Kopeisk kentinde iki aile 12 yıl önce yanlış bebekleri verdiği gerekçesiyle kentteki hastaneye dava açtı. Karışıklık, annelerden birinin eski kocasının 'kızım hiç bana benzemiyor' diyerek, nafaka ödemesini kesmesiyle anlaşıldı. Daha sonra yapılan DNA testleri çocuğun çiftin olmadığını ortaya koydu. Polis biyolojik anne-babanın izini sürdü ve bu çiftin de aslında diğer ailenin çocuğunu büyüttükleri anlaşıldı. Her iki kız çocuğu da kendilerini yetiştiren ailelerden ayrılmak istemiyor. Ural Dağlarındaki kentte yaşayan aileler yaklaşık 160 bin dolarlık tazminat davası açtı.

Ancak, olayın üzerinden uzun bir süre geçtiği için, belirli bir hastane çalışanı aleyhinde ceza davası açılamıyor. Yulia Belyaeva bu yılbaşında eşinden boşandı. Ancak eski kocası nafaka ödemesi yapmayı reddetti. Çünkü kızları İrina'nın gerçek babası olduğuna inanmıyordu.
BU ÇOCUK BANA BENZEMİYOR
Belyeava da eski eşini mahkemeye verdi. Yargıç DNA testi yapılmasını istedi ve bu testler şaşırtıcı bir gerçeği ortaya koydu. Yulia benimle yaptığı telefon görüşmesinde,
 'İki DNA testi yaptık. Her iki test de ne benim, ne de eski kocamın İrina'nın biyolojik anne-babası olmadığımızı gösteriyordu. Yargıç inanamadı. Bize bu tür durumları sadece televizyonda gördüğünü ve ne tavsiye edeceğini bilmediğini söyledi' dedi.

Balyaeva, İrina'yı doğurduğu 1998 Aralık'ındaki o günü düşündü. Doğum servisinde bir başka kadının daha olduğunu hatırladı ve korkunç bir karışıklık olduğunu fark etti. 12 yıl önce bebeklere yanlış isimlikler takılmış ve yanlış anne babalara verilmişti.

Balyaeva, 'DNA sonuçlarının bir fotokopisini aldım ve savcılığa gittim. Hastanede yanlış bebek verildiği gerekçesiyle resmi bir şikayette bulundum' dedi.

Daha sonra polis, diğer anneyi aradı ve aynı şehrin bir başka köşesinde buldu. Balyaeva, 'Doğruydu. Kızları Anya sarışındı ve aynı bana ve eski eşime benziyoru. Kızımız ise daha koyu tenli ve siyah saçlıydı. Diğer babaya benziyordu. Diğer baba Tacikti, o da aynı babaya benziyordu" dedi.

Balyaeva, 
Irina'nın hep siyah saçlı ve gözlü eski kayınvadilesine benzediğini düşündüğünü söylüyor. İrina'nın gerçek kızı olmadığını hiç düşünmediğini belirtiyor.

Tabi bu olan biten, çocuklar için de büyük bir şok oldu ve her iki çocuk da kendilerini yetiştiren ailelerle kalmak istiyor. (bbc türkçe)

Thursday, October 20, 2011

EDE BESE! (ARTIK YETER!)


Akşam Gazetesi'nden Şenay Yıldız'ın ropörtajı


Cevahir Kaçar 42 yaşında Hakkarili bir anne. Bir oğlu askerde, bir oğlu da dağda. 20 yaşındaki oğlu Recep bir yıl önce dağa çıkmış, 21 yaşındaki oğlu Önder 7 aydır cezaevinde. Diğer oğlu ise asker. Onu dinledikçe, her şeye çare bulan insanların bazen ne kadar çaresiz kaldıklarını düşündüm. Zaman zaman gözleri doldu, zaman zaman öfkelendi ama günün sonunda o da ben de çaresizdik. Aşağıda ‘Bir oğlum dağda, bir oğlum askerde. Ben nasıl ağlamayayım?’ diyen bir annenin dramatik öyküsünü okuyacaksınız…
- Oğlunuz Recep’in hal ve tavırlarından tahmin ettiniz mi örgüte katılacağını?
Hayır, hiç öyle bir şey yoktu. ‘Babası dağa gitti’ deseler inanırdım ama oğlumun gideceğine asla ihtimal vermezdim. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Elektrik okuyor, spor hakemliği yapıyordu. Hiçbir siyasi eğilimi yoktu, ne partiye (BDP’yi kastediyor), ne Nevruz’a giderdi. Bizim hiçbir maddi sorunumuz da yok, ne istese alırdık.
ŞOKA GİRDİM
- Ne hissettiniz oğlunuzun PKK’ya katıldığını anlayınca?
Ben şoka girdim. Hiç kendimde değildim. Bir yılı doldu, hala şoktayım, hala kendimde değilim. Bundan sonra bir daha oğlumu görebilecek miyim, bilmiyorum. Her zaman rüyamda, hep tereddütteyim. Geçen sene Ramazan Bayramı’nda dağa çıktı.
- Örgüt hiç kontak kurdu mu sizinle?
Hayır, hiç haber almadık.
- Nasıl anladınız peki örgüte katıldığını?
Gittikten 20 gün sonra ANF’de haberini gördük. Haberden Behdinan’da örgüte katıldığını anladık. Ama bizimle hiçbir bağlantısı olmadı.
- Ailede başka kimse var mı örgüte katılmış?
Hayır, kesinlikle kimse yok. Akraba bile yok.
DAĞA ÇIKTIĞI İÇİN KIZGINIM
- Kızgın mısınız peki dağa çıktı diye?
Tabii ki. Ben 20 yaşına getirdim, okutmuştum, bir sene sonra üniversite mezunu olacaktı. Ben onu oraya gitmesi için büyütmemiştim. Aç mı, hasta mı, bilmiyorsun. Ölüm daha iyidir benim yerimde olmaktansa! Gözümü kapıyorum, dağdakini, cezaevindekini, askerdekini düşünüyorum. Ne için yaşıyorum ki ben? Evime bir şey alınca sevinmiyorum. Tek istediğim bu kan dursun, oğullarım eve dönsün.
- Örgüt aklını mı çeldi?
20 yaşına dek ne eve geç gelirdi, ne Nevruz’a ne partiye giderdi. Millete kızardı, niye böyle yapıyorsunuz diye. Nasıl oldu da dağa gitti hiç anlamadık. Kaynım KCK davasından hapiste. 10 yıl önce lise 2′de iken gözaltına alındı. 8 yıl mahkemesi sürdü ve ömür boyu hapse mahkum edildi Oğlum ondan etkilendi, bir şey yapmadan kaynım bu kadar ceza aldı diye kızdı, dağa çıktı sanırım, bilmiyorum ki…
DÖNSE DE ÖLSEM!
- Oğlunuz dönsün istiyor musunuz?
Keşke, kim istemez ki! 20 yaşına ne zorluklarla getirdim. Bir daha görüp göremeyeceğimi bilmiyorum. Bir daha oğlumu görsem de, o gün ölsem! Nasıl dönmesin? Bir yıldır her gece rüyalarıma giriyor. Keşke dönse…
Başbakan çözüm bulabilir
- Birkaç gündür Kuzey Irak’a Türkiye operasyon düzenliyor. Sizin için zor olmalı. Ne hissettiniz?
10 gündür orası bombalanıyor. Bizim yediğimiz içtiğimiz zehirdir. Ben bir iş yapamıyorum, kendimde değilim. Dağdakinin kötü haberi gelir mi diye de korktum, askerler için de üzüldüm. Ne polis, ne asker ne dağdaki ölmesin! Hepsi bizim çocuklar, başkasının çocuğu değil. Benim oğlum gittikten sonra (dağdakini kastediyor) bir anne ağladı mı, ben de ağlıyorum. Asker anneleri ağlayınca da ağlıyorum. Nasıl ağlamayayım? İkisi de evladım. Diyorlar ki ‘analar ağlamasın’. Bir oğlum asker, bir oğlum dağda. Anne yüreği hiç dayanır mı bu kadarına? Dağda ortalama 5 yıl yaşarlar. Ölüme gitti benim oğlum. Bir daha görür müyüm bilemem. Askerimin başına bir iş gelir diye de korkuyorum. Ben ne yapayım, nasıl ağlamayayım? Bizim sonumuz ne olacak böyle? Oğlum ölüme gitmiş olabilir. Oğlumun gittiği ölüm yolu olabilir ama Başbakan Erdoğan bunu çözüm yolu yapabilir. Biz Kürt olmaktan gurur duyuyoruz. Kur’an-ı Kerim’de ‘Aslını inkar eden bizden değildir’ der. Bizim aslımız Kürt, inkar edemeyiz. Ama Türk kardeşlerimizle barış içinde yaşamak istiyoruz.
Türk bayrağı altındayız elbet askerlik yapacağız
- Diğer oğlunuzu askere gönderdiniz bu süreçte. Hiç tereddüt ettiniz mi?
Biz Türk bayrağı altında yaşıyoruz. Tabii ki askerlik yapacağız. Olur mu öyle şey? Biz de askerliğimizi yapacağız elbet. Ama tek isteğim bu kan, bu savaş dursun. Bu sadece benim başımda değil, tüm Türkiye’nin başında. Yeter artık, bu kan dursun!
- Askerdeki oğlunuz dağa çıkmayı düşündü mü peki Recep’ten sonra?
Hayır, kesinlikle. Benim oğlum gittikten sonra cezaevindeki Önder dedi ki ötekine ‘Anne-baba yıkıldı, onlara artık biz sahip çıkalım.’ İsterim ki okusun, meslek sahibi olsunlar. Biz onları ne zor büyüttük. Eşim Devlet Köy Hizmetleri’nde işçi. Hiç ister miyiz böyle olalım?
- Oğlunuz doğuda görev yapacak olsa yine gönderecek miydiniz?
Açık söyleyeyim, ona çok karşıydım ama Allah’tan öyle olmadı. Nasıl olacaktı ki? Bir oğlum dağa gitmiş zaten, biri de askerde. Askerdeki elinde silahla onun karşısına geçse… Olur mu, kardeş kardeşi öldürecek? Olur mu öyle? Denizcidir, öyle olmadı. Ama kardeşinin karşısına dikilse, yıkılırdık, yalan yok.